Avrupa’daki türk öğrencilerin eğitim sorunları ve çözüm arayışları
Avrupa’daki türk öğrencilerin eğitim sorunları ve çözüm arayışları
İkinci dünya savaşından sonra 1960 lı yılların başında Avrupa’dan ve özellikle Almanya’dan işci isteğiyle Türkiye’den bir sürü kişi buralara geldiler. Bu gelen birinci kuşak genellikle kırsal bölgelerden gelmiş, eğitim düzeyi fazla olmayan kişilerdi. Çok ağır şartlar altında çalışmaya başladılar ve Almanya ekonomisinin kalkınmasına sebep oldular. Bu kişiler aslında bir kaç yıl çalışıp geri dönmek istiyorlardı, dolayısıyla da çoluk çocuklarını yanlarında getirmemişlerdi. Ancak yıllar geçti ve bu işciler geri dönmekten vaz geçip ailelerini buralara getirdiler. Birinci kuşak buralarda küçümsenmeyecek kadar büyük işler başardılar. Camiiler açtılar, dernekler kurdular ve sivil toplum kuruluşları oluşturdular. Bundan dolayı onlara daima şükran borçluyuz.
İkinci nesil ise aynı şekilde başarılı idi. Buralara gelip veya burada doğup Almanca öğrendiler, okullarını bitirdiler, çoğu meslek sahibi oldu, bazıları iş sahibi olup şirketer açıp başarılı bir şekilde hayatlarını sürdürdüler.
Artık gelen Türk halkı geri dönmekten vazgeçmişti. Ikinci nesil yetişkin olduktan sonra evlilikler başladı, bazıları eşlerini Türkiye’den getirmeyi tercih etti, bazıları burada evlenmeyi, bazıları da burada ki egemen kültüre adapte olup, evlilik dışı ilişkilere eğildiler.
İşte sorunlar aslında burada oluşmaya başladı. Maalesef bu ikinci nesilden doğan ücüncü nesil çocukların durumu pek iç açıçı durumda değil.
Üniversiteyken bir Pedagoji Profesörü Vorlesungunda şöyle demişti: “Türkiye den işci olarak gelen birinci nesil doğal olarak almanca eksiklikleri mevucuttu, ama iş yerine adapte olmuş memnun bir şekilde yaşadılar. İkinci nesil ise burada okudular, Almanca öğrendiler, başarılı oldular, meslek sahibi oldular, hatta iş yerleri açıp Alman ekonomisine katkıları bile oldu. İkinci nesilden sonra Almanya da doğan üçüncü nesil de ise anlaşılması zor eksiklikler görmekteyiz. Bu nesilin en büyük sorunu almanca dil sorunu. Maalesef bu nesil ne tam doğru almanca konuşmaktadırlar ne de anadilleri Türkce yi. Ebeveynlerinin burda yetişmesine rağmen ve topluma entegre olmalarına rağmen çocuklarda dil sorunu çok büyüktür dolayısyla okulda başarı oranları da. Bunların sebeplerini teşhis etmek gerekir” demişti.
Evet Profesörün dedikleri doğruydu. Bizlerde eğitmen olarak bu sorunları müşahade ediyoruz.
Peki bu üçüncü nesilin dil sorunun ve okulda başarısızlıklarının ana sebepleri nelerdir:
Ana Problemler ve çözüm önerilerini şöyle sıralayabiliriz.
1. Çocuklar kendi ana dilini tam olarak konuşamadıkları için, almanca öğrenmekte de zorluk çekiyorlar. Dil bilimcileri diyorlar ki: “Kim ana dilinini çok iyi bilirse, yabancı dili de ona göre kolay kavrar ve öğrenir”. Çözüm: O halde çocuklara ilk etapta iyi bir Türkçe öğretmemiz kaçınılmazdır. Daha sonra da elimizden geldiği kadar almanca öğrenmelerine hem madden hemde manen destekçi olmak.
2. Çocukların almanca dil sorunu olduğu için, ne almanca dersini, ne matamatik dersini, ne de Sachunterricht (Sosyal bilgiler) dersini tam olarak anlıyorlar. Bu sebepten dolayı bir hayli türk öğrencisi Förderschule denilen (eski adi ile Sonderschule für Lernbehinderte denilen) özel okullara gönderiliyorlar ve hayatları boyunca başarısız olmaya mahkum bırakılıyorlar. Yabancı öğrencilerin Sonderschule deki oranları 4% dür (Almanların ise 2%).
Çözüm: Aynı şekilde almanca öğrenmeleri için gayret göstermek ve okuluyula ve öğretmenleriyle sık sık irtibata olmak. Bir velinin çocuğuyla ilgilendiğini gören öğretmen o öğrencisine daha olumlu yaklaşır.
3. Almanya da işsizilk oranı çok büyük. Tabiiki bu oran Türkler arasında da çok yüksek. Velilerin işsizlik yüzünden gelirleri de düşük olduğu için, çocuklarına Kindergartenlerde yer bulmaları çok zor oluyor. Okula giden çocukları için de yeterli ek eğitim desteğine baş vuramamaktadırlar.
Çözüm: Ne olursa olsun, bizim ilk birinci yatırımımız çocuklarımız için, onların eğitmi için olması lazım. Şimdiye kadar yatırımlarımız ‘bence’ yanlış yerlere yaptığımız için çocuklarımız o kadar başarılı olmamıştır.
4. Almanya’da son 20-30 yılda teknolojinin çok gelişmesiyle ve heryerin robotlaştırılmasıyla iş gücü ihtiyacı gerilmemiş işsizlik oranı yükselmiştir. Bugün artık diplomalıların dahi iş bulmakta güçlük çektikleri yepyeni bir iş piyasası sözkonusudur. Yüksek işsizlik oranının bizim insanlarımız ve özellikle de hayata yeni atılan gençlerimiz arasında iki üç misli daha yüksek olmasının altında eğitim eksikliğini görmek gerekir.
5. İstatistiklere bakıldığında, eğitim düzeyi düşüklüğü ile işsizlik rakamlarının birbirleriyle doğru orantılı olarak seyrettiğini görmekteyiz.
6. Türk gençleri Alman yaşıtlarına kıyasla maalesef ters ayrıcalıklı bir konumda bulunmaktadırlar. Bu kaygı verici durumun altında kuşkusuz, Alman eğitim sisteminin yetersizliklerinin ve yer yer ayrımcı ve dışlayıcı bakış açılarından beslenen uygulamaları görmek gerkir.
7. Yanısıra da, ebeveyn ve öğrenci velileri olarak bizlerin çocuklarımızın eğitim ve gelişimine yeterince eğilmemiş olmamız da yatmaktadır. Çocuklarımızın eğitimiyle ilgilnemiyoruz. Kendimizce de birsürü gerekçe buluyoruz. Acaba bu gerekçelerin nekadarı geçerli gerekçedir onu kendi tercihlerinize burakıyorum.
8. Eğer anne baba olarak çocuklarımızın eğitimiyle ilgilenemiyorsak, ozaman görevimiz sivil toplum kuruluşları oluşturup eğitmenler bularak bu görevi onları devretmek.
Dünyanın hiç bir yerinde sorunsuz insan toplulukları yoktur. Umutsuzluğa kapılmamak gerekiyor. En önemli husus, sorunun doğru teşhis edilmesidir.
Doğru teşhis olduktan sonra çözümlere de daha net bir şekilde ulaşabiliriz
Bazı istatistik bilgiler:
- Almanya genelinde ilk ortaokul ve meslek okullara giden türk öğrenci sayısı 500 000 civarındadır ve almanya genelindeki oranı 4% dür ve yabancı öğrenciler arasında ki oranı da 44 % dir.
- Eyaletler arasında en çok yabancı öğrenci sayısı olan: Hamburg 22 %, Berlin 17 %, Bremen ve Hessen 16%, NRW 13 %, Bayern 7 %
- Almanya genelindeki okullarda yabancı öğrencilerin oranı 9,5 %. Sekundarbereich de 7,7 %, ilkokullarda 12 %, Sonderschule lerde ise 15 % dir.
- Yabancı öğrencilerin Sonderschule deki oranları 4% dür (Almanların ise 2%). Baden-Württemberg, Niedersachsen ve Saarland a ise, Sonderschule lere giden yabancı öğrencilerin oranı, Alman öğrencilerinden üç kat daha fazla. Yabancılar arasında en çok eski Yugoslavya dan gelen öğrenciler Sonderschule yi ziyaret ediyor.
- Sekundarbereich dediğimiz 5. sınıftan sonra ki okullardaki Türk öğrencilerin oranı şöyledir: Toplam olarak yaklaşık 200.000 Türk öğrenci bulumaktadır. Hauptschule: 45 % (Almanlar: 16 %), Realschule: 18 % (Almanlar: 21 %), Gymnasium: 11,5 % (Almanlar: 39%), Integrierte Gesamtschule (yani Haupt- ve Realschule ve Gymsium öğrencilerin karışık gittiği bir okul şekli): 17 % (Almanlar: 8,5 %)
- Almananya genelinde yabancılar arasında Hauptschule yi Abschluss yapmadan terkedenlerin oranı 17%, Sonderschuleyi 9 yıllık Schulpfllichti doldurup Abschluss yapmadan bitirenlerin oranı 5%, Hauptschulabschluss yapanların oranı 34 %, Realschulabschluss yapanların oranı 23 % ve Abitur yapanların oranı 7%.
Almanya’nın büyük kentlerinden Frankfurt şehrinde türk öğrencilerin 20 % si Abschluss yapmadan (yani ilkokul diplomasını almadan) okulu terkediyorlarmış. 60 % ı ise Ausbildungsplatzı (Meslek öğrenim yeri) yokmuş.